Welcome To Our Awesome Magazine WordPress Theme

Adnan Oktar’ın Eserlerinin Yasaklanmasının Hukuki ve Mantıklı Bir Temeli Yoktur

Adnan Oktar, Allah’ın Varlığının ve BirliÄŸinin delillerini açıklayan, İslam’ın hak din, Kur’an-ı Kerim’in hak Kitap olduÄŸunu ispat eden, Darwinizm, materyalizm, ateizm, deizm ve bölücü terör örgütleriyle fikri mücadelenin temelini oluÅŸturan 300’ü aÅŸkın kitabın ve binlerce makalenin yazarıdır. Çalışmaları binlerce bilimsel, kültürel ve siyasi içerikli konferansın, belgeselin ve faaliyetin temelini oluÅŸturmuÅŸtur. Tüm bu kapsamlı çalışmaların güya suç iÅŸlemeyi kolaylaÅŸtırmak ve perdelemek için baÅŸvurulan bir yöntem olduÄŸu iddiasının hukuk, akıl ve mantıkla baÄŸdaÅŸmayan asılsız bir iddia olduÄŸunu ortaya koyan ve bu eserlerin yasaklanması ve eserlerinden faydalanılarak hazırlanan internet sitelerinin kapatılmasının hiçbir hukuki ve mantıklı bir temeli olmadığını ortaya koyan dilekçemizdir.

Bilindiği üzere huzurdaki dosyada, Adnan Oktar ve arkadaşları en baştan bir suç örgütü olarak kabul edilmiş, yaptıkları her faydalı çalışma, her hayırsever davranış ise suç örgütünün bir unsuru, saiki, bir eylemi gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Bu vahim ön kabulle alınan hatalı kararların en başında, Adnan Oktar’ın Türk İslam Birliği, Allah’ın varlığının bilimsel delilleri, Darwinist-materyalist felsefenin geçersizliği gibi, devletin ve milletin milli ve manevi menfaatleri doğrultusunda hazırladığı çalışmalarına ülkemize, demokrasimize yakışmayacak bir şekilde yasak getirilmesi gelmektedir.

Bilindiği üzere, huzurdaki dosya henüz yargılama aşamasındayken, TMSF tarafından bu eserlerin imhası talep edilmiş, Adnan Oktar’ın tüm dünyaya yaratılış delillerini, Kuran ahlakını, İslam Birliği’ni, materyalist ideolojilerin çöküşünü, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü anlattığı internet siteleri mahkeme kararıyla alelacele ve kanunlara aykırı şekilde erişime kapatılmıştır.

Öncelikle, Adnan Oktar’ın Harun Yahya mahlası ile hazırladığı tüm eserleri kamuoyunca detaylı olarak bilinmekte, Kültür bakanlığı tarafından onaylanmış, hukuka uygun, aynı zamanda devletimizin, milletimizin, tüm dünyanın lehine olan çalışmalardır. Eserleri, Türkiye’de olduÄŸu kadar Hindistan’dan Amerika’ya, İngiltere’den Endonezya’ya, Polonya’dan Bosna’ya, İspanya’dan Brezilya’ya kadar dünyanın pek çok ülkesinde yoÄŸun ilgi ve beÄŸeniyle okunmaktadır.

İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Urduca, Çince, Arapça, Arnavutça, Rusça, BoÅŸnakça, Uygurca, Endonezyaca, Azerice, Bengolice, Bulgarca, Danimarkaca, Lehçe, Malezyaca, Portekizce, Sırpça, Hollandaca, İbranice, Macarca, Fince, Farsça, Hausa, Dhivehi dili, Hindice, İsveççe, Japonca, Kırgızca, Kishwahili, Malayalam, Norveççe, Romence, Tamil, Telagu, Thai dili gibi 73’ten fazla dile çevrilen, hatta bazı ülkelerin okul müfredatlarında yer alan bu eserler ülkemizde ve yurt dışında milyonlarca kiÅŸilik bir okuyucu kitlesine ulaÅŸtığı bilinmektedir.

Adnan Oktar’ın dünyanın dört bir yanında büyük takdir toplayan bu eserleri pek çok insanın İslam’ı, Kur’an’ı tanımasına, Allah’a iman etmesine vesile olduÄŸu bilinmektedir. Eserlerin içeriÄŸi hakkında alınan ilmi mütalaalar bu gerçeÄŸi ortaya koymaktadır.

İddianamenin bu kitapların “Örgüt Propaganda Materyali” olduÄŸunu iddia etmesinin, Adnan Oktar ve arkadaÅŸ çevresine yönelik hazırlanmış iddianamenin ciddiyeti hakkında da fikir vermeye yeterli olduÄŸu kanaatindeyiz. Öncelikle, eserlerin güya suç örgütü propagandası yaptığı deÄŸerlendirmesinde bulunulması, kitapların içeriÄŸine hiç bakılmadığını net bir ÅŸekilde ortaya koymaktadır. Zira, kitapların baÅŸlıklarından dahi herhangi bir propaganda amaçlı eserler olmadıkları görülmektedir.

Eserlerle ilgili alınan bu hatalı, hukuka uygun olmayan karardan, kanunlarımızın da ön gördüğü ÅŸekilde, mahkeme heyetinin uygun göreceÄŸi hem İlahiyat profesörlerinden hem de İstanbul Üniversitesi gibi köklü eÄŸitim kurumlarının Felsefe bölümlerindeki akademisyenlerden oluÅŸan tarafsız ve akademik bir heyet tarafından inceleme yapılarak dönülebileceÄŸi kanaatindeyiz. Bu tür eserlerin deÄŸerlendirmesini yapabilecek ilme sahip kiÅŸilerin ise TMSF tarafından atanan müdürler kurulu olamayacağı ortadadır. Adnan Oktar’ın eserlerinde herhangi bir suç unsuru olmadığı, bilakis milli ve manevi deÄŸerleri güçlendirecek, milli ÅŸuuru yükseltecek faydalı yayınlar oldukları oluÅŸturulan uzman bir heyetin hazırlayacağı rapor ile yeniden ortaya çıkacaktır.

Daha önce aynı eserlere ilişkin, ülkemizin en önde gelen İlahiyatçılarından alınmış ilmi mütalaaların bazılarını aşağıda ilginize sunmaktayız.

– Prof. Dr. Hayrettin Karaman (Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Eski Öğretim Üyesi)

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Eski Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Hayrettin Karaman Adnan Oktar’ın yasaklanması ve hurdaya verilmesi talep edilen eserleriyle ilgili olarak ÅŸu yorumları yapmıştır:

KİTAPLARINDA HARUN YAHYA TAKMA ADINI KULLANAN ADNAN OKTAR, ESERLERİNDE ORTAYA KOYDUÄžU KİMLİK, KİŞİLİK VE DÜŞÜNCE İTİBARİYLE OKUYAN, DÜŞÜNEN, DEÄžERLİ BULDUKLARINI PAYLAÅžMAK İSTEYEN BİR MÜMİN… KUR’AN VE SÜNNETİ REHBER OLARAK KABUL EDİYOR, bu iki kaynağın ve bilimin ışığında İslami gerçekleri çaÄŸdaÅŸ bir üslup içinde belli bir hedef kitleye sunmaya çalışıyor. İslami gerçeklere zıt düşen ideoloji, düşünce ve teoriler içinden özellikle maddeci ve darwinci düşünceyi çürütmeye özen gösteriyor.” 


– Prof. Dr. Salih Akdemir (Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi)

Dönemin Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Merhum Prof. Dr. Salih Akdemir tarafından 20.03.2000 tarihinde hazırlanan Adnan Oktar’ın, yasaklanması ve hurdaya verilmesi talep edilen eserleriyle ilgili ilmi mütalaa raporunda yapılan yorumlar şöyledir:

“… AÅŸağıda listesini verdiÄŸim kitaplar genel anlamda insanlığın barış, sevgi ve kardeÅŸlik içinde yaÅŸamalarını hedefleyen Kur’an ilkelerinin güncelleÅŸtirilmesi ve çaÄŸdaÅŸ dünyada anlaşılabilir bir dille ve ilmi verilerle uyum içerisinde yeniden ifade edilmesi çabası olarak deÄŸerlendirilebilir. Yazar, kitaplarında, bu misyonu icra etmeye çalışırken, İslam düşünce tarihi boyunca kullanılagelmiÅŸ bulunan ilmi tefsir mevzui tefsir gibi geleneksel yöntemlere baÅŸvurmaktadır. Teknik anlamda bu yöntemlere iliÅŸkin mülahazalarının saklı tutmakla birlikte, geçmiÅŸte ve günümüzde çok sayıda örneÄŸi bulunan bu yöntemle kaleme alınmış, Harun Yahya imzalı eserlerin tamamının, ülkemizde hoÅŸgörü ve sevginin geliÅŸmesi ve İslam”ın inanç ve ahlak esaslarının dindarlar nezdinde pekiÅŸtirilmesi amacı güttüğü izlenimini edinmiÅŸ bulunuyorum. İncelenen Kitaplar: Kur’an Bilime Yol Gösterir, Karınca Mucizesi, Allah Akılla Bilinir, Çözüm: Kuran Ahlakı, Zamansızlık, ve Kader GerçeÄŸi, Sakın Anlamazlıktan Gelmeyin, DinsizliÄŸin Kabusu, Kur’an’da Temel Kavramlar, Kur’an Ahlakı, Ölüm, Kıyamet, Cehennem”



– Prof. Dr. Mevlüt Güngör ( Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı BaÅŸkanı) 

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı eski BaÅŸkanı merhum Prof. Dr. Mevlut Güngör tarafından 25.03.2000 tarihinde hazırlanan Adnan Oktar’ın yasaklanması ve hurdaya verilmesi talep edilen eserlerine iliÅŸkin ilmi mütalaada yapılan deÄŸerlendirme şöyledir:

“Kitaplarda izlenen metot: Harun Yahya imzasıyla yayımlanan bu kitaplar, genelde, benim de doktora sonrası çalıştığım “Konulu Kur’an Tefsiri” metoduna uygun olarak kaleme alınmıştır. Bu metot, çağımızda yaygınlık kazanmış ve İslam dünyasında pek çok yazar bu metotla eser vermiÅŸtir. Söz konusu kitaplarda, bu metotla yapılan diÄŸer çalışmalarda olduÄŸu gibi, bilim, ahlak vb. bazı konular Kur’an açısından ele alınmış; konuyla ilgili ayetlerden istifade edilerek, bütünlük içerisinde okuyucuya aktarılmıştır. Kitapların ana muhtevası: a) Allah’ın varlığı ve birliÄŸi, b) İman hakikatleri ve metafizik konular, c) Kur’an ayetleri ışığında, müminlerin ahlaki vazifeleridir. DEÄžERLENDİRME: MÜELLİF BU KİTAPLARLA, KUR’AN’IN BÜTÜN MÜSLÜMANLARDAN İSTEDİĞİ “İYİLİĞİ TAVSİYE ETMEK; KÖTÜLÜĞÜ ENGELLEMEK” PRENSİBİNİ KENDİ SORUMLULUÄžU ÇERÇEVESİNDE YERİNE GETİRMEYE ÇALIÅžMIÅžTIR.” 




– Prof. Dr. M. Hayri KırbaÅŸoÄŸlu (Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi) 

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, İlahiyat profesörü, AraÅŸtırmacı Yazar ve Akademisyen Prof. Dr. M. Hayri KırbaÅŸoÄŸlu tarafından 28 AÄŸustos 2000 tarihinde hazırlanan Adnan Oktar’ın yasaklanması ve hurdaya verilmesi talep edilen eserlerinin dini-ilmi deÄŸeri hakkında rapor şöyledir:

“İsimlerinden de anlaşılacağı üzere bu eserler dinsizlik nihilizm, anti-rasyonel din anlayışı ve genel olarak görülen ahlaki dejenerasyon karşısında, topluma karşı duyulan sorumluluk bilinciyle ortaya konmuÅŸ birtakım entelektüel çabalardan ibarettir… YİNE KUR’AN’I REFERANS GÖSTEREN BU ESERLERDEN İKİSİNİN AHLAKA VURGU YAPMASI DA SON DERECE İSABETLİDİR. ÅžU ANDA ÜLKEMİZDE CİDDİ BOYUTLARA VARAN … EKONOMİK, KÜLTÜREL V.B. ALANLARDAKİ AHLAKİ AÅžINMA KARÅžISINDA BU TÜR ÇABALARIN TAKDİR EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ İZAHA BİLE GEREK YOKTUR” 


– Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar ( Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi) 

Uzun yıllar Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde görev yapan ve daha sonra da Diyanet İşleri BaÅŸkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu ÜyeliÄŸi yapan Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar tarafından 30 Mayıs 2000 tarihinde hazırlanan bilimsel rapoAdnan Oktar’ın yasaklanması ve hurdaya verilmesi talep edilen eserleri için ÅŸu yorum yapılmaktadır:

YAZARIN HİÇBİR ESERİNDE İSLAM DIÅžI VE İSLAM’IN TEMEL KAYNAKLARI OLAN KURAN VE SÜNNET’E AYKIRI HİÇBİR FİKRE RASTLANMAMIÅžTIR. AKSİNE, GELENEKSEL TÜRK-İSLAM ANLAYIÅžIMIZ KORUNMUÅžTUR. MİLLİ VE DİNİ ÖRF VE ADETLERİMİZE TERS DÜŞEN HİÇBİR BİLGİ GÖRÜLMEMİŞTİR. Aynı ÅŸekilde çaÄŸdaÅŸ deÄŸerlerimizden olan Atatürkçülük, laiklik ve demokrasi aleyhine hiçbir görüş yoktur.”



– Prof. Dr. YaÅŸar Kandemir (Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi)

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. YaÅŸar Kandemir’in 30.05.2000 tarihli Adnan Oktar’ın yasaklanması ve hurdaya verilmesi talep edilen eserleri hakkında bilimsel rapor ÅŸu ifadelere yer vermektedir:

ADI GEÇEN KİTAPLARDA KUR’AN-I KERİM ÇERÇEVESİNDE VE KUR’AN’DAN İKTİBAS EDİLEN AYETLER IÅžIÄžINDA DİNİ KONULARIN İŞLENDİĞİ, DÜZGÜN BİR TÜRKÇEYLE YAPILAN AYET TERCÜMELERİNİN ASLINA UYGUN OLDUÄžU GÖRÜLMEKTEDİR. Ayetler hakkında yapılan yorumların kiÅŸisel ve keyfi olmadığı, bunların Ehl-i Sünnet görüşüne uygun tefsirlerde ve diÄŸer dini eserlerde ortaya konan yorumlarla uyum içinde olduÄŸu, mesela güncel konulardan olan ölümle kader iliÅŸkisi, reenkarnasyon meselesi gibi hususlarda klasik din kitaplarının genel kabul gören fikirlerinin yeni ve akılcı bir üslupla ortaya konduÄŸu; ÅŸirk, fitne, nefs, heva, vicdan, kalp, akıl, gaflet, zan, tevekkül, tevbe gibi birçok dini kavramın “Kur’an’da Temel Kavramlar” adlı eserde Kur”an ayetleriyle dinin ruhuna uygun ÅŸekilde yorumlandığı anlaşılmaktadır. Bu eserlerin genel hedefinin dinden uzak yaÅŸayanlara dinin güzelliÄŸini göstermek, insan ruhunun ve vicdanının ancak dini duyguyla rahatlayıp huzura ereceÄŸini söylemek, herkesin aradığı mutluluÄŸa ancak Allah’ın istediÄŸi gibi yaÅŸamakla kavuÅŸabileceÄŸini haber vermek olduÄŸu ortaya çıkmaktadır..SONUÇ OLARAK BU ESERLERİN İSLAM’IN ESASLARINA VE KUR’AN’IN RUHUNA UYGUN ÖĞÜTLER İÇERDİĞİ, DİNE VE KUR’AN’A AYKIRI BİR YÖNÜNÜN BULUNMADIÄžI KANAATİNDE OLDUÄžUMU

– Doç. Dr. Ömer Özsoy (Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi)

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Özsoy’un 29.02.2000 tarihli Adnan Oktar’ın yasaklanması ve hurdaya verilmesi talep edilen eserleri hakkındaki bilimsel mütalaasındaki yorumları ÅŸu ÅŸekildedir:

Harun Yahya’nın, inceleme konusu yapılan kitaplarında temsil edilen yaklaşım ve düşünce tarzının, İslam düşünce tarihinde kökü olan yerli ve geleneksel bir tarz olduÄŸunu; Bu kitapların, İslam’ın temel inançlarına aykırı unsurlar veya Ä°SLAM’A ÅžAHSİ ANLAYIÅžA GÖRE YENİ BİR MUHTEVA GETİRME CÜRETİ İÇERMEDİĞİ GİBİbu inançları çaÄŸdaÅŸ dinsizlik akımlarına karşı müdafaa etmeye yönelik kurgulandığını tespit etmiÅŸ bulunuyorum.”



– Prof. Dr. İlhami Güler (Ankara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi) 

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. İlhami Güler’in 25.03.2000 tarihli Adnan Oktar’ın yukarıda bahsi geçen yazı ekindeki listede sayılmış birçok kitabı da dahil olmak üzere yasaklanması ve hurdaya verilmesi talep edilen eserlerine iliÅŸkin verdiÄŸi ilmi mütalaa ÅŸu ÅŸekildedir:

ESERLERDE YAZARIN İSLAM’A KENDİ ÅžAHSİ ANLAYIÅžINA GÖRE YENİ BİR MUHTEVA GETİRME GİRİŞİMİNE RASTLANMADIÄžI GİBİ, EHLİ SÜNNET’İN BENİMSEMİŞ OLDUÄžU GENEL ORTODOKS YORUMA MUGAYİR BİR HUSUSA DAHİ RASTLAMADIÄžIMI BELİRTMEK İSTERİM.” 


– Prof. Dr. Mehmet Paçacı (İlahiyat Profesörü, AGİT Müslümanlara Karşı HoÅŸgörüsüzlük ve Ayrımcılıkla Mücadele Özel Temsilcisi, Büyükelçi) 

Türkiye Cumhuriyetinin Vatikan BüyükelçiliÄŸi görevini de yürütmüş olan Prof. Dr. Mehmet Paçacı’nın 01.06.2000 tarihli Adnan Oktar’ın yukarıda zikredilen yazı ekindeki listede sayılmış birçok kitabı da dahil olmak üzere yasaklanması ve hurdaya verilmesi talep edilen eserlerine iliÅŸkin verdiÄŸi ilmi mütalaa ÅŸu ÅŸekildedir:

“Kur’an-ı Kerim’in kendisi de dış dünyadan deliller getirerek insanları bunlar üzerinde düşünmeye yöneltmiÅŸ, insandan çevresine ve yaratılışa bakmasını istemiÅŸ, indiÄŸi ortamdaki insanların tabiat ve yaratılış hakkındaki bilgilerinden yola çıkarak Allah’ın kudretini ve yüceliÄŸini anlatmayı amaçlamıştır. Harun Yahya’nın adı geçen kitaplarında da genel olarak Kur’an’ın bu yöntemi çizgisinde bir çaba gözlemlenmektedir. Bu dikkate alındığında SÖZ KONUSU KİTAPLARI KUR’AN’I İZLEYEN VE DİNİ AÇIDAN YARARLI ÇABALAR olarak görmek mümkündür.” 


– Prof. Dr. Eflatun Neimetzade ( Nahçıvan Gazetesi Türkiye Temsilcisi)

BM Barış Elçisi, AB Uluslararası Hannover Bilim Akademisi Akademisyeni, Azerbaycan CumhurbaÅŸkanlığı RESPUBLIKA Gazetesi Türkiye Temsilcisi, Türk dünyasının çok yönlü sanat dehası olarak anılan Prof. Dr. Eflatun Neimetzade, Adnan Oktar’ın Harun Yahya mahlası ile yazdığı ve yasaklanması ve hurdaya verilmesi talep edilen eser hakkında ÅŸunları söylemiÅŸtir;

“Gerçekten mükemmel bir ilimi araÅŸtırma eseridir. Fevkalade derin, manalı, anlamlı ve düşündürücü metinler araÅŸtırma bakımından deÄŸerlidir. Ä°nsanlığı, beÅŸeriyeti, fikir dünyasını sarsan derin araÅŸtırma hakkında sadece ÅŸunu ifade edebilirim: BU ESER BİLİM DÜNYASI İÇİN AKTÜELDİR, GEREKLİDİR VE ÖNEMLİDİR… BİR DAHA, BU NEFİS ARAÅžTIRMA KİTABINIZ VESİLESİYLE SİZLERİ KUTLUYOR, ÇALIÅžMALARINIZIN DEVAMINI ARZU EDİYORUM.” [1]

Bu saygıdeÄŸer akademisyenlerin söz konusu mütalaalarında da görüleceÄŸi üzere, Adnan Oktar’ın eserlerinde İslami kaynaklara, KUR’AN-I KERİM VE SÜNNETE MUHALİF HİÇBİR İÇERİK BULUNMAMAKTA, SUÇ UNSURU TEÅžKİL EDEBİLECEK HERHANGİ BİR PROPAGANDA CÜMLESİ HİÇ BİR ÅžEKİLDE YER ALMAMAKTADIR. TMSF Kurul üyelerinin yazısına konu ettiği kitapların tamamı konusunda uzman akademisyenlerin ifade ettiÄŸi gibi, Allah’ın varlığının delillerinin anlatılması, insanların Kur’an ahlakına davet edilmeleri, terör örgütleriyle ilmi mücadele yöntemlerinin anlatılması, Atatürkçülüğün yayılması, Peygamberlerin hayatlarından örnekler verilmesi, Müslümanların İslam Birliğine çağrılmaları gibi amaçlarla kaleme alınmış eserlerdir. Dolayısıyla, Adnan Oktar’ın eserlerinin ‘hurda olarak satılması’ yönündeki görüş her şeyden önce İslam inancına sahip kiÅŸilere karşı yapılan büyük bir ayıptır.

Söz konusu yayınlar bu mütalaalardan da anlaşılacağı üzere herhangi bir propaganda malzemesi içermemektedir. Yani, ortada bir suç örgütü olmadığı gibi bu HAYALİ ÖRGÜTE İLİŞKİN BİR PROPAGANDA DA YOKTUR. Yeniden oluşturulacak tarafsız ve akademik bir bilir kişi heyetinin vereceği rapor bu gerçeği bir kez daha gözler önüne serecektir.

SONUÇ ve TALEP:

Anayasa’nın 26. maddesi, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünü güvence altına almaktadır. Bu özgürlük, sansür ve yasaklamalarla sınırlanamaz. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları SözleÅŸmesi’nin 10. maddesi de ifade özgürlüğünü korumaktadır. Bu hak, yalnızca popüler veya hoÅŸgörülen fikirler için deÄŸil, aynı zamanda kontroversiyel veya rahatsız edici fikirler için de geçerlidir. Kaldı ki, bu kitapların içeriÄŸi sadece insanlara fayda saÄŸlayacak bilgiler içermekte ve hukuk açısından mahsurlu hiçbir bilgi taşımamaktadır. Ek olarak, hukuka uygun olan ve topluma faydalı olan içeriÄŸin engellenmesi, bilgi edinme hakkını da ihlal etmektedir. Bilgi edinme hakkı, demokratik bir toplumun temel taÅŸlarından biridir ve sansür, bu hakkın kullanılmasını engelleyerek demokratik bir toplumun oluÅŸumunu tehdit etmektedir.

Dolayısıyla, Adnan Oktar’ın kitaplarının yasaklanması, halkın bilgi edinme özgürlüğünü kısıtlamakta ve hukukun üstünlüğü ilkesine zarar vermektedir.

Adnan Oktar, Türk Milletinin milli ve manevi değerlere olan bağlılığını, hassasiyetini güçlendiren bu eserleri yasaklamanın ve bu eserlerden esinlenerek hazırlanan internet sitelerinin kapatılmasının tarihi bir hata olacağı kanaatindedir.

Tarih binlerce kitabın, kimi zaman koca kütüphanelerin barbarca yakıldığından bahseder. Müslümanlara ait birçok Kur’an, tefsir ve bilimsel kitabın yakılarak yok edilmesi önemli, vahim tarihi olaylardandır. Dosya kapsamında yaÅŸanan kitap imha, yasaklama kararının bu tarihi olaylardan hiçbir farkı yoktur. Kitap imha etmek, bir OrtaçaÄŸ zihniyetidir. Ülkemize, demokrasimize hiç yakışmamaktadır. Bu uygulama, düşünceyi açıklama hürriyetine, inanç hürriyetine ve insan haklarına aykırıdır. 

Yukarıda sayılan hususlar ve ülkemizin en önde gelen İlahiyatçılarından alınmış ilmi mütalaalar da deÄŸerlendirildiÄŸinde, Adnan Oktar’ın gençliÄŸin imani ve milli ÅŸuurunun güçlenmesine vesile olmak gayesiyle hazırladığı, iman hakikatlerinin anlatıldığı, Kur’an kaynaklı bilgilerin verildiÄŸi, Kur’an mucizelerinin açıklandığı, devletin bekasını savunan, devlete baÄŸlılığın, devletin bölünmez bütünlüğünün korunmasının önemini vurgulayan, PKK vb. gibi tüm terör örgütlerine karşı bilimsel kaynaklarla mücadele eden Adnan Oktar’ın kitaplarının sözde bir “örgüt propaganda materyali” olarak deÄŸerlendirilmesi akla ve vicdana aykırıdır. Dolayısıyla, bu eserlerin imhası ya da hurda olarak satışının yapılmasına yönelik alınan kararda hiçbir mantıki veya hukuki gerekçe bulunmamaktadır. 

[1] https://www.harunyahya.web.tr/tr/Eser-Tipi/122434/Prof-Dr-Eflatın-Neimetzade-Nahçıvan-Gazetesi-Türkiye-Temsilcisi-

Share Post
Written by
No comments

LEAVE A COMMENT