Welcome To Our Awesome Magazine WordPress Theme

Milli EÄŸitim Bakanımız Sn. Yusuf Tekin’den “Maddenin Aslı” Konusuyla İlgili Ricamızdır


Adnan Oktar’ın, Milli EÄŸitim Bakanımız Sn. Yusuf Tekin’e hitaben hazırlamış olduÄŸu “maddenin aslı” konusu ile ilgili ikinci mektubu aÅŸağıda dikkatinize sunuyoruz:

Maddenin aslı, yani maddenin maddeden oluşmadığı, sadece elektrik dalgaları yani enerjiden oluşan bir görüntü olduğu gerçeğinin müfredata alınması ve bu konunun yetişen yeni nesle öğretilmesinin önemi konusunda Sayın Bakanlığınıza bir rica mektubu ulaştırmıştık. Maddenin maddeden meydana gelmediğini, elektronların enerji şeklini alarak molekülleri oluşturduklarını, bu nedenle de maddenin sadece enerji olarak kendini gösterdiğini, dolayısıyla dış dünyaya ait bir maddeye ulaşmanın imkansız olduğunu ve tümüyle görüntülerden oluşan bir hayal dünya içinde yaşadığımız gerçeğinin bir iddia değil, bilimsel olarak ispatlanmış bir gerçek olduğunu belirtmiştik.

Bu mektubunda Sayın Bakanlığınızdan ricamız ise şu şekildedir. Öğrencilere, özellikle biyoloji derslerinde, görme mekanizmasının tüm detayları anlatılmakta ve dışarıdan bize ulaşan bir fotonun, göze ulaştığı anda elektrik sinyaline dönüşerek beyne doğru yol aldığı, beyinde de elektrik sinyalinin görüntü olarak yorumlandığı anlatılmaktadır. Öğrenciler, verilen bu bilgi ışığında, aslında maddeden gelen bir ışık dalgasının hiçbir zaman insan bedenine girmediğini, dolayısıyla maddeye ait hiçbir molekülün beyinlerine asla ulaşmadığını, gözlerden içeri girip beyne ulaşanın SADECE ELEKTRİK SİNYALLERİ olduğunu öğrenmektedirler. Görme mekanizmasının bunun dışında bir bilimsel açıklaması bulunmamaktadır.

Dışarıdaki ışık parçacığının yani fotonun insan bedenine hiçbir zaman giremediÄŸi, görüntünün bir elektrik sinyali olarak beyne ulaÅŸtığı gerçeÄŸi kolayca sarf edilen bir cümle olsa da, içerdiÄŸi anlam çok büyüktür. Beyne, “görüntü” olarak SADECE BİR SİNYAL gitmektedir. O sinyal bir ÅŸekilde kesilse, yolda ona yol veren sinirlerden bir tanesi hasar görse, yani elektrik sinyali beyne ulaÅŸmasa, görüntü diye bir ÅŸey de oluÅŸmayacaktır. Görüntü, sinyallerden ibaret bir dünyadır ve maddeyle hiçbir baÄŸlantısı yoktur. O sinyalin kesilmesi, beynimizde bize sunulan o renkli dünyayı bir anda yok eder.

Bizler, dışarıda “madde” adı verilen görüntüyü hiçbir zaman görmediÄŸimize, dışarıdaki ışık dalgaları hiçbir zaman beynimize ulaÅŸmadığına göre, tüm görüntü, gücü çok düşük bir akım yoluyla beyinde oluÅŸtuÄŸuna göre ve dahası, yeni bilimsel bilgilere göre dışarıda renk ve ışık da olmadığına göre, BİZLER DIÅžARIYI DEĞİL, BEYNİMİZDEKİ GÖRÜNTÜLERİ İZLİYORUZ. O zaman ÅŸunu sormak lazım; BEYNİMİZDE OLUÅžAN BU GÖRÜNTÜLERİ İZLEYEN KİM?

Beynimizde oluşan bu görüntüleri izleyen, RUHTUR.

Biyoloji kitaplarında, görüntünün, dışarıdaki dünyadan farklı bir şekilde, bir elektrik akımı vesilesiyle beyinde oluştuğu anlatılmakta ama bu önemli sorunun cevabı verilmemektedir. Oysa asıl anlatılması gereken; insanın beyninde oluşan ve kendisi için özel yaratılan görüntüler bütününü izleyen varlığın, RUH olduğu gerçeğidir. Dışarıdaki dünyadan bağımsız, sadece onu izleyen kişiye seyrettirilen tüm bu renkli, ışıklı, sesli, cıvıl cıvıl dünyayı izleyen insanın kendi ruhudur.

Görüntünün oluÅŸma ÅŸeklinin tüm detaylarıyla anlatılıp, görenin kim olduÄŸunun anlatılmaması, öğrencileri büyük bir boÅŸluÄŸa sevk edecek önemli bir eksikliktir. Öğrenciler, beyinlerinde, dışarıdaki dünyadan tamamen bağımsız yepyeni bir dünya yaratıldığının farkına varıp, “gören kim” sorusunun yanıtı hakkında bilgilendirilmezlerse, bu sorunun yanıtını tek baÅŸlarına keÅŸfetmeye çalışırlarsa, bu konuda kendilerine yol gösterilmezse, beklenmedik bir korkuya kapılabilirler. Bu sorunun cevabını tek baÅŸlarına bulamayabilirler. Onlara, görüntüyü Allah’ın yarattığını mutlaka anlatmak gerekir. Dışarıda var olduÄŸunu zannettikleri dünyanın sadece birer elektrik sinyallerinden oluÅŸtuÄŸunu öğrenmeleriyle düşecekleri ikilem zaten büyükken, kendilerine bu metafizik gerçeÄŸi aydınlatacak bir açıklama gerekmektedir. Madde, madde olarak var olmadığına göre, kendileri de madde ötesi metafizik bir ortamda yaşıyor olmalıdırlar. Bu ortama ait her ÅŸey de aynı doÄŸayı paylaÅŸmaktadır. O zaman, Allah tarafından yaratılmış metafizik varlıklar olduklarını bilmeleri, tüm dış dünyanın, Allah tarafından ruhlarına seyrettirildiÄŸini anlamaları ve maddesel, geçici bir varlık deÄŸil, metafizik ve sonsuz bir varlık olduklarını fark etmeleri gerekmektedir. Bu, kainattaki her bilimsel bilgiden daha üstün bir bilgidir ve öğrencilere, her ÅŸeyden önce bu gerçek öğretilmelidir.

Gelecek nesilleri, gerçek bilim adamları olarak yetiÅŸtirmek istiyorsak; bu nesilleri aynı zamanda kaliteli, modern ve dindar nesiller olarak yetiÅŸtirmek istiyorsak, bilimin gösterdiÄŸi gerçekleri, eksiksiz, en doÄŸru ve en yalın ÅŸeklinde anlatmak, bilimin din ile iç içe olduÄŸunu, Kuran’ın bilime yol gösterdiÄŸini, bilimin de Allah’ın varlığını ispat ettiÄŸini göstermek bizim için zorunluluktur. Aksi takdirde nesiller, kendi inançlarından şüphe eden, bilimi menfaati için kullanan, dinsiz ideolojileri bilim diye empoze etmeye çalışanların pençesine düşen boÅŸlukta topluluklar olarak yetiÅŸirler. Bu, sadece geleceÄŸimize deÄŸil, devlet ve milletimize de büyük bir darbe olur. Elimizde imkan varken, yeni nesilleri dört dörtlük yetiÅŸtirme olanağına sahibiz. Materyalizmden nemalanan bazı kesimlerin hoÅŸuna gitmese bile.

Bu talebimizin dikkate alınacağına inanıyorum. Saygılarımla bilgilerinize arz ederim.

Adnan Oktar

Share Post
Written by
No comments

LEAVE A COMMENT