Welcome To Our Awesome Magazine WordPress Theme

Sevgi Olmadan; Allah’ı Anlamak, İbadeti Hakkıyla Yapmak ve Allah İçin YaÅŸamak Mümkün Olmaz

Müvekkil Adnan Oktar, uzun yıllardan beri, kainattaki en önemli konuların başında SEVGİNİN geldiÄŸini, ALLAH’IN KAİNATI SEVGİ AMAÇLI YARATTIÄžINI ve asıl üzerinde durulması gereken konunun da sevgi olduÄŸunu sürekli olarak tekrarlamaktadır. Åžu anda toplum içinde de sevgisizlik sorununun ileri boyutlara geldiÄŸini, sorunların sadece sevgisizlik kaynaklı olduÄŸunu,her yerde sürekli sevgisizlik telkini verildiÄŸini, özellikle dini temsilcilerin SEVGİDEN HİÇ BAHSETMEDİKLERİNİ ve GENÇLERİN, SEVGİSİZLİK NEDENİYLE MANEVİYATTAN UZAKLAÅžTIKLARINI esefle izlemektedir. Hukukun geldiÄŸi vahim durumun da sevgisizlikle alakalı olduÄŸuna inandığından, bu konudaki önem arz eden görüşlerini kamuoyunun dikkatine sunmaktadır. Müvekkilin, bu konudaki açıklamalarını aÅŸağıda takdirinize sunuyoruz:

Allah, ancak sevgi gözü ile tanınabilir. Allah’ı seven, onun yarattıklarındaki güzellikleri ve muhteÅŸemliÄŸi görebilen, O’nun heybetini ve büyüklüğünü kavrayabilen bir insan, Allah’a derin bir hayranlık içinde sevgi duyabilir. Tüm kainat ve içindekiler Allah’a ait olduÄŸuna göre, Allah’a sevgi duymak, yaratılmış tüm varlıklara sevgi duymayı da beraberinde getirir. Her ÅŸey, tüm muhteÅŸem detaylarıyla, ince bir mükemmellik ve estetikle ve belli bir amaca göre yaratılmıştır. İşte bunu anlayan bir insanın, yaratılanı anlama yeteneÄŸi ve ona sevgi gücü de artar. Artık karşılaÅŸtığı hiçbir görüntü, rasgele, görüp geçebileceÄŸi görüntüler deÄŸildir. Her birinde hayran olacağı detaylar, Allah’a şükredebileceÄŸi güzellikler saklıdır.

Allah’ı anlayabilmek, Allah’ı sevebilmek ve O’nun gücünü hakkıyla kavrayabilmek için, Allah’ın yarattıklarına yakından ve dikkatle bakmak ÅŸarttır. Yaratılmış mucizeleri anlayabilen insan, Allah’ı da o oranda anlar. Anladıkça hayran olur ve sevgide derinleÅŸir.

İşte bu nedenle Allah ayetlerinde, Müslümanların, yere ve göğe bakıp yaratılanlar üzerine düşünmelerini, tefekkür etmelerini istemektedir. Çünkü yer-gök, Allah’ın eÅŸsiz eserleriyle doludur.

ÜZERLERİNDEKİ GÖĞE BAKMIYORLAR MI? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok.

YERİ DE (NASIL) DÖŞEYİP-YAYDIK? Onda sarsılmaz daÄŸlar bıraktık ve onda ‘göz alıcı ve iç açıcı’ her çiftten (nice bitkiler) bitirdik.

(Bunlar,) ‘İÇTEN ALLAH’A YÖNELEN’ HER KUL İÇİN ‘HİKMETLE BAKAN BİR İÇ GÖZ’ VE BİR ZİKİRDİR. (Kaf Suresi, 6-8)

Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır.

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) “Rabbimiz, Sen bunu boÅŸuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateÅŸin azabından koru.” (Al-i İmran Suresi, 190-191)

Şüphesiz, mü’minler için GÖKLERDE VE YERDE AYETLER VARDIR.

Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.

Gece ile gündüzün art arda geliÅŸinde (veya aykırılığında), Allah’ın gökten rızık indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgarları (belli bir düzen içinde) yönetmesinde AKLINI KULLANAN BİR KAVİM İÇİN AYETLER VARDIR. (Casiye Suresi, 3-5)

Sevgiyi Unutup Sadece İbadetin Farzından Bahsetmek

Allah, insanların, yeri göğü inceleyerek, düşünerek, idrak ederek, severek, hayran olarak ibadet etmelerini istemektedir. Allah’ı sevmenin, O’na hayran olmanın coÅŸkusuyla kılınan bir namaz, O’na şükrederek yapılmış her zikir, O’na teÅŸekkür etmek için yapılmış olan her ibadet, hem çok kıymetlidir hem de çok zevklidir.

Ancak günümüzde gerek Diyanet İşleri BaÅŸkanlığı gerekse bir kısım hocalar, insanların sadece dini vecibelerini yerine getirmelerini YETERLİ GÖRMEKTEDİRLER.Allah’ı sevmelerinin, Allah’ın da kendilerini sevmesinin önemini hiç DİLE GETİRMEMEKTEDİRLER.Kainatın yaratılış amacını GÜNDEMLERİNE ALMAMAKTADIRLAR. Bunun yerine, uzun uzun abdestin nasıl alınması gerektiÄŸini, abdest sırasında üzerine su sıçrarsa ne yapılması gerektiÄŸini, namaz sırasında hangi düzene uyulması gerektiÄŸini, ibadetlerde hangi kuralın takip edilmesi gerektiÄŸini anlatmaktadırlar. Özellikle dini programların yoÄŸun olduÄŸu Ramazan aylarında, TV kanallarına bir kısım hocalar çıkmakta, ÅŸekli ibadetlerin nasıl olması veya olmaması gerektiÄŸi konusunda saatlerce konuÅŸmakta, fakat ALLAH’IN KAİNATI YARATIÅž AMACI OLAN SEVGİDEN TEK KELİME BAHSETMEMEKTEDİRLER.

Kuran’da namaz da abdest de belli ayetler ile tasvir edilmiÅŸtir. Dolayısıyla, Kuran’a baÅŸvuran bir insan için ibadetler açıktır. “Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez” (Bakara Suresi, 185) ayetinde haber verildiÄŸi gibi Allah, tüm ibadetleri kolay ve anlaşılır kılmıştır.

Dolayısıyla, bu kadar kolay kılınmış ibadetlerin yalnızca ÅŸekli bir kısım kiÅŸiler tarafından saatlerce anlatılıyorsa, orada devreye artık bidatler girmiÅŸ demektir. Günümüzde, Diyanet de, söz konusu hocalar da, Müslümanlara Allah’ı tanıtmak yerine, tüm vakitlerini bunları anlatmaya ayırmaktadırlar.

OYSA Kİ BÜTÜN İBADETLERİN AMACI SEVGİDİR. Ä°nsanlar, bir mecburiyeti yerine getirmek veya kurallara uymak için deÄŸil, ALLAH’I SEVDİKLERİ İÇİN İBADET EDERLER. Namaz, Allah’a olan teÅŸekkürün, Allah’a olan minnettarlığın en güzel ifadelerinden biridir. İşte bu yüzden Peygamberimiz (sav), namaz için “gözümün nuru” ifadesini kullanmıştır.

Ama sevgi olmazsa, kiÅŸi ne için ibadet ettiÄŸinin farkında deÄŸilse, Cenab-ı Allah’ı tanımamışsa, Allah’a ve Allah’ın yarattıklarına uzak, mesafeli ve sevgisizse, o zaman kiÅŸinin yaptığı ibadetin Allah için hiçbir önemi olmayabilir. Çünkü Allah, Kendisine sevgi sunmayana, sevgisini sunacak deÄŸildir.

Allah ayetinde, bu konumda olan kişileri şöyle tarif etmiştir:

İşte (ÅŸu) NAMAZ KILANLARIN VAY HALİNE, Ki onlar, NAMAZLARINDA YANILGIDADIRLAR, GÖSTERİŞ YAPMAKTADIRLAR. (Mâ’ûn Suresi, 4-5-6)

Her İyiliÄŸin Başı Allah’ı Sevmektir

  • Allah’ı tanımak,
  • Manevi anlamda güçlü olmak,
  • İbadetleri -görev icabı deÄŸil- zevkle yapmak,
  • Yaratılanlardan zevk almak,
  • DerinleÅŸmek,
  • Maneviyatla beslenmek
  • Hayatın her anındaki hayır ve hikmetleri çözebilmek için

ALLAH’I ÇOK SEVMEK GEREKMEKTEDİR.

Her iyiliğin başı Allah’ı sevmektir. Dünyada mutlu hayat, ahirette cennetin sonsuz nimetleri bu sevgi sayesinde elde edilir.

Allah sevgisi, O’nun yarattıklarıyla bir bütün olduÄŸu için, Allah’ı sevenin O’nun yarattıklarına kayıtsız kalabilmesi mümkün deÄŸildir. Sevgiye sahip bir insan, tüm güzelliklerin ve kurtuluÅŸun anahtarını da elinde tutuyor demektir.

  • Dini zorlaÅŸtırarak, insanları dinden uzaklaÅŸtırmaya çalışanlar;
  • BaÄŸnaz anlayışı dikte ederek Rahman ve Rahim sıfatlarına sahip yüce Allah’ı, -HAÅžA- sürekli “cezalandırma” ile özdeÅŸleÅŸtirenler;
  • Dini, sevgiden uzak, soÄŸuk ve karanlık bir dünya ÅŸeklinde sunmaya çalışanlar,

insanların Allah’a yaklaÅŸmasının önündeki en büyük engeldirler.

Böyle bir din anlayışını duyup gören gençlerimiz, her geçen gün kendi Yaratıcılarından uzaklaÅŸmakta, kendilerini dinden uzak ideolojilerin içinde bulmaktadırlar. Sevgiyle anlatılan dine dört elle sarılabilecekken, Allah’ı çok iyi anlayabilecekken, dinlerinin sevgi dini olduÄŸunu çok iyi kavrayabilecekken,

  • Sırf bidat ve gelenek dininin kurallarını duyduklarından,
  • Bu dinde hep nefret ve cezaya dair hurafeler iÅŸittiklerinden,
  • Dini anlatanlardan sevgiyi hiç duymadıklarından,

güzeller güzeli dinimizden sürekli olarak uzaklaşmaktadırlar.

EÄŸer bir Müslüman samimi olarak dinde tebliÄŸ amacındaysa, önce kendisi Allah’ı çok sevecek, sonra Allah’ınyarattıklarını takdir edebilecek, yaÅŸadığı dinin bir sevgi dini olduÄŸunu unutmayacak ve karşı tarafa bu sevgiyi yansıtabilecek bir anlayış ve iman içinde olmalıdır. Åžayet Diyanet ve bir kısım hocalar, geleneksel yöntemleri kullanarak, sevgiden hiç bahsetmeyerek tebliÄŸe devam edeceklerse, gençler arasında ateizmin, Deizmin neden yayıldığını araÅŸtırmalarına, bu konuda anketler yapmalarına gerek yoktur. Bunun sebebi kullandıkları yöntemlerdir ve bunu da gayet iyi bilmektedirler.

Sevgiye dayalı İslam anlayışını gerek kitaplarımda gerekse katıldığım canlı yayın programlarındaSÜREKLİ DİLE GETİRDİM ve BUNUNLA ÇOK FAZLA GENCİN İSLAM’A KAZANDIRILMASINA VESİLE OLDUM. Bu gerçeÄŸi, kimse inkar edememektedir.

Bizim yöntemlerimizi eleÅŸtirerek bizi yargı önünde ifade vermeye zorlayan derin güçler de bunu çok iyi biliyorlardı. Yöntemlerimizin güçlü ve etkili olduÄŸunun, insanları İslam’a kazandırdığımızın farkındalardı. DoÄŸruyu anlattığımızı ve bunu etkili yaptığımızı görüyorlardı. Bu baÅŸarılar karşısında; din olarak hurafeleri tanıyan, bu nedenle de nefret ve öfke dolu, tartışmacı, çatışmacı, dinsiz ve mutsuz bir toplum oluÅŸturma hayallerinin ellerinden gitgide uzaklaÅŸtığını da fark etmiÅŸlerdi. Bugün, bu konudaki tüm baÅŸarılarımıza raÄŸmen SUSTURULMUÅž VE HAPSEDİLMİŞ OLMAMIZIN TEMEL NEDENİ BUDUR.

Daha önce de belirtmiÅŸ olduÄŸum gibi, bana devletim imkan verdiÄŸi takdirde, gençler üzerindeki bu kara kabusu çok rahatlıkla ortadan kaldırabilirim. Yine daha önce belirttiÄŸim gibi, BUNUN İÇİN CEZAEVİNDEN ÇIKMA GİBİ BİR TALEBİM YOKTUR. Bana sadece belirli ÅŸartların saÄŸlanması yeterlidir. Ben bir Müslümanım ve benim dileÄŸim, insanların, DECCALİYETİN KARABASAN ETKİSİNDEN KURTULARAK ALLAH’I TANIMALARI, ALLAH’I ÇOK SEVMELERİ, bu ülkenin İSLAM’IN AYDINLIK YÜZÜYLE ve İMANIN NEÅžESİYLE tanışmasıdır. BENİM BUNDAN TEK KİŞİSEL KAZANCIM İSE ALLAH’IN RIZASINI KAZANMAKTIR.

Bu esnada elbette dileğimiz, Diyanetin ve televizyonlarda yayın yapma imkanına sahip olan hocaların, toplumumuz için en gerekli ama aynı zamanda en eksik kalmış olan konunun, yani SEVGİNİN üzerinde durmalarıdır. Çünkü ALLAH, SEVGİYİ DE SEVENİ DE ÇOK SEVER. Allah bir ayetinde şöyle belirtmiştir:

“Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tevbe edin. GERÇEKTEN BENİM RABBİM, ESİRGEYENDİR, SEVENDİR.” (Hud Suresi, 90)

Share Post
Written by
No comments

LEAVE A COMMENT